1986-1998-2022? Bu sefer olacak mı ?

Fas Milli takımı altıncı defa katıldığı dünya kupasında 27.11.2022 pazar günü Belçika’yı yenerek hem gruptan çıkmak için önemli bir avantaj elde etti, hem de 24 yıl sonra ilk galibiyet ve altıncı sefer katıldığı dünya kupasında toplamda üçüncü galibiyetini alarak tüm ülkeyi sevince boğdu. Futbolun çok fazla anlamı olduğu, 7’den 70’e kadın- erkek her kesimin çok sıkı takip ettiği bu spor dalının milli takımlar seviyesinde ülkede nasıl heyecanlı ve ateşli takip edildiği herhalde tahmin edilebiliyordur. Fas’ın Belçika galibiyetinin ardından sokağa taşan faslılar tüm ana caddeleri kapattı, genç yaşlı tüm faslılar takımlarının zaferini kutlamalarını geceye kadar sürdürdü. Bu önemli zaferin kutlamaları sadece Fas’ta değil, çok fazla Faslının yaşadığı Belçika’da aynı şekilde kutlandı. Hatta bu ateşli kutlamalar Türkiye’de de gündem oldu. Kanada milli takımını da yenen Fas, gruptan birinci çıkan Fas milli takımı, çeyrek final için İspanya’nın rakibi oldu. Peki Fas Krallığı milli takımının altıncı dünya kupasına katılımı olmasına rağmen, bu galibiyetler ve üst tura çıkması neden bu kadar çok yankı yaptı? Fas’ın ilk 5 dünyası kupası katılımı geçmişi nasıl sonuçlanmıştı? İşte bu yazıda Fas’ın dünya kupası serüvenini ve tarihini inceleyip, önemli kırılmalardan bahsedeceğiz.

Afrika Milli Takımlarının İlk Mücadeleleri

Uluslararası Futbol Federasyonunun düzenlediği ilk dünya kupası 1930 yılında gerçekleşmiştir. Bu dünya kupasına 13 takım katılmış ve bu takımlar arasında hiçbir Afrika Kıtası ülkesi yer almamıştır. Afrika kıtasından Dünya Kupasına katılan ilk milli takım 1936 yılında Mısır olmuştur. Bağımsızlığını 1922 yılında kazanan Mısır, 1934 yılında İtalya’da düzenlenen dünya kupasına Afrika’dan katılan ilk ve tek ülke olmuştur. Mısır katıldığı bu turnuvada Macaristan’a 4-2 yenilerek kupada elemelere kalamadan veda etmiştir. Daha sonra hem dünya kupasının II. Dünya savaşı nedeniyle düzenlenememesi, hem de Afrika’da birçok ülkenin daha bağımsızlığını kazanmaması nedeniyle 60’lı yıllara kadar hiçbir Afrika ülkesi dünya kupasına katılım gösterememiştir.

Fas Krallığı ise dünya kupası mücadelesinde ilk kez katılım göstermek için 1960 yılını beklemiştir. Fas Krallığı Futbol Federasyonu her ne kadar 1956 yılında kurulmuş olsa da FİFA’ya resmi kaydı 1960 yılında gerçekleşmiş ve 1962 yılında Şili’de düzenlenecek olan dünya kupası için Afrika kıtasını temsil etmek amacıyla ön eleme oynamıştır. Fas Krallığı Afrika’da rakiplerine karşı büyük bir üstünlük kurmasına rağmen dünya kupasına katılamamıştır. Çünkü o yıllarda Afrika kıtasından bir takımın dünya kupasına direkt katılma hakkı yoktu. Bu sebeple her ne kadar Fas milli takımı Afrika kıtasını domine etmiş olsa da 11-23 Kasım 1961’de İspanya ile iki eleme maçı oynamak zorunda kalmış ve bu iki maçı da kaybettiği için 1962 dünya kupasına katılamamıştır.

1966 yılında tüm Afrika takımları FİFA’ya baskı yaparak Afrika kıtasından takımların direkt olarak dünya kupasına katılım göstermesini istemiştir. Bu baskının etkisini göstermesi 1970 yılında gerçekleşen dünya kupasını bulmuştur. Direkt olarak dünya kupasına katılma hakkını kazanan ilk takım ise Fas Krallığı olmuştur. Fas Krallığı bu hakkı kazanmak için son maçını Tunus ile oynamış, maç berabere sonuçlandığından dolayı dünya kupasına gidecek Afrika takımı çekilen kura sonrası belirlenmiştir.

1970 Meksika

Tarihler Haziran 1970’i gösterdiğinde Fas Milli takımı bir bilinmezliğe doğru yola çıkmıştı bile. Afrika’da önemli bir başarı yakalamışlardı ve bu başarı sayesinde Afrika kıtasından dünya kupasına ilk giden takım olmaya hak kazanmışlardı ancak bu durum Fas’ın bu mecrada yeterli bir tecrübeye sahip olmadığını göreceklerdi. Kral II. Hasan’ın futbolu çok sevdiği ve yakından takip ettiğini de bildiğimiz için bu turnuvanın kendisi içinde ne kadar önemli olduğunu tahmin edebiliriz. Fas’ın ilk maçına Almanya ile çıkması da onlar için büyük bir şansızlık diyebiliriz. Almanya’nın o zaman kadrosunda Alman efsaneleri Beckenbauer ve Gerd Müller var. Müller maçın galibiyet golünü atıyor. Fas her ne kadar öne geçmiş olsa da fiziksel ve taktiksel olarak Almanlarla boy ölçüşemiyor ve 2-1 maçtan yenik ayrılıyor. O maçta Fas’ın takım kaptanı olan Driss Bamous’un oyuncuları motive etmek için “arkadaşlar biliyorsunuz ki Kral maçımızı izliyor, elimizden geleni yapmalıyız” kullandığı cümleler de Fas’ın kazanması için yeterli olmuyor.

Fas ikinci maçında Peru ile karşılaşıyor. Almanlara karşı önemli bir mücadele gösteren Fas milli takımında Peru maçı öncesi biraz da olsa umut var. Ancak Peru Milli takımı dünya kupasına gelmeden 1 hafta önce Peru’da tarihinin en büyük depremi olmuş ve yaklaşık yetmiş bin kişi vefat etmişti. Futbolcuların aklı ülkesinde kalmış, moralleri bozulmuştu. Birçoğunun arkadaşı, ailesi depremde zarar görmüş ve hatta vefat etmişti. Ancak bu durum Peru oyuncularını daha çok motive etmiş ve ülkelerini birazcık da olsa mutlu edebilmek için tüm güçleriyle mücadele etmişlerdi. İlk maçını da güçlü Bulgarlara karşı oynamış ve 3-2 kazanmış Peru bu ortamda Fas karşısına çıktı ve rakibini 3-0 yendi. Fas böylece ikinci maçında da galip gelememişti. Fas son maçını kendisi gibi gruptan elenen Bulgarlara karşı oynamış ve berabere kalarak ilk dünya kupası serüveninde bir puan kazanabilmişti.

Fas Afrika’yı temsilen direkt olarak katılan ilk takım için önemli bir mücadele örneği göstermişti. Güçlü Almanlara karşı 1-0 öndeyken ikinci yarı yediği iki golle yenilmiş, Peru’ya karşı etki gösteremese de Bulgarlar karşısında bir puan alabilmişti. 1974 Dünya kupası için Afrika’dan direkt katılım hakkı final maçında Zaire (Demokratik Kongo Cumhuriyeti)’e yenilmiş ve Zaire dünya kupasında 0 puan almış 0 gol atabilmiş ve 14 gol yemişti. 1978 dünya kupasına ise Afrika’yı temsilen Tunus katılmıştı. 1982 dünya kupası eleme maçlarında ise yaşadıkları iç ve dış talihsizlikler sebebiyle kaçıran Fas, uzun zaman Dünya Kupasına katılamamıştı. Ta ki çok etkili bir teknik direktör seçene kadar.

1986 Meksika ve Beklenen Mehdi

Fas Afrika’yı temsilen dünya kupasına katılan ilk takım olarak Meksika’da boy göstermişti. Arada geçen 3 dünya kupasına katılmayan Fas 1986 yılında yine Meksika’da düzenlenen dünya kupasına katılma hakkı elde ederek sahalara geri döndü.

1982 dünya kupasına Fas katılma hakkı elde edememişti ancak Fas Kralı II. Hasan futbolu seven bir kişi olarak 82 dünya kupasını yakından takip etmiş, özellikle de Brezilya’nın oynadığı futbola ve oyuncularına aşırı ilgi göstermişti. 82 dünya kupasında Brezilya’nın gösterdiği bu güzel oyun onu Fas ekibinin başına bir Brezilyalı getirmesi gerektiğini düşündürmüştü. Ancak bu Brezilyalı kim olacaktı? 1982 dünya kupası hazırlık sürecine kralında arkadaşı olan, dünya kupası tarihinin en güzel gollerinden birini atmış, Fas’ın Marakeş şehri doğumlu ünlü Fransız futbolcu Just Fontaine ile giren Fas Milli takımı istediğini alamamıştı. Bu nedenle de Fontaine takımdan ayrılmıştı. Bu durum sonrası Kralın da hassas şekilde Brezilyalı bir teknik adamın Fas milli takımını yönetmesi istemesi üzerine dönemin gençlik ve spor bakanı durumla bizzat ilgilenmeye başlamıştı. Uzun süren araştırmaların sonucunda Brezilya genç milli takımlarını da yöneten José Faria isminde karar kılındı. Daha önce Katar’ı çalıştıran José Faria 1982 yılında Fas Milli takımı ile anlaştı. Aynı zamanda Fas’ın ulusal takımlarından biri olan FAR (Forces Armees Royales) ‘ın da antrenörü olmuştu. 1933 yılında Rio de Janerio’da doğan José Faria Fas Milli takımının başına geçtiğinde Fas’ın en büyük futbol efsanelerinden biri olacağını, Faslı biriyle evlenip din değiştirip Müslüman olacağını ve ismini değiştirip Mehdi Faria ismiyle hayatının sonuna kadar Fas’ta yaşayacağını tahmin ediyor muydu acaba?

Faria’nın Fas Milli takımının başına gelmesiyle birlikte, Fas milli takımı çok defansif bir oyun sergilemeye başladı. Ancak takım daha organize ve daha sert bir oyun oynuyordu. O zamanın tarifiyle Fas’ın oyun stili; İtalyan sertliğinde defans, Brezilya tekniğinde atak ve top hakimiyeti olarak tarif ediliyordu. Aynı zamanda FAR takımının da teknik direktörü olması nedeniyle, milli takım oyuncularını çok iyi tanıyor ve oyuncuların kapasitelerine son iyi derecede hâkim olmuştu. Afrika kıtasında verdiği mücadele ve oyun izleyenleri tatmin etmiş, Fas milli takımının en iyi jenerasyonunun oluştuğunu düşünmeye başlamışlardı.

Faria aynı zamanda turnuva düzeyinde çok tecrübeli bir teknik direktördü. Turnuvalarda ilk maçın önemimi çok iyi biliyordu. Bu nedenle ilk maçta rakip Polonya’ya çok özel hazırlanıyordu. Çünkü Polonya maçında alınacak bir yenilgi daha sonra grupta yer alan çok özel bir jenerasyonla gelen Portekiz ve İngiltere gibi önemli takımlarla yapılacak maçlarda Fas’ı daha sıkıntılı bir hale sokabilirdi. Faria’nın bu grupta stratejisi belliydi; “eğer kazanamıyorsak asla kaybetmeyelim”. Bu taktikle çıktıkları ilk maçta Polonya karşısında çok özel bir mücadele örneği gösterdiler ve maç 0-0 berabere bitti. Bu beraberlik Fas takımına çok ayrı bir özgüven sağladı. Bu özgüven grubun en güçlü rakibi İngiltere ile oynayacakları ikinci maçta mutlaka işlerine yarayacaktı. İngiltere karşısında demir perde sertliğinde savunma yapan Fas, İngiltere’ye karşı da kaybetmedi. Son maç Portekiz maçına eğer yenerlerse gruptan lider olarak çıkma şansı ile başladılar. Bu yüzden, Mehdi Faria takımını bu maça çok özel hazırladı. Faria, FAR’dan da yakından takip ettiği golcü Abdürrezzak Hayri ile 30 dakikada iki gol buldu. Fas milli takımı oyunun kontrolünü hiç bırakmadı ve Portekiz karşısında çok net bir skorla 3-1’lik galibiyet elde ederek grubun birincisi olarak bir üst tura çıktı. Bu zafer, Afrika tarihinde ilk kez bir milli takımın üst tura çıkması demek hem de birinci olarak. Fas Milli takımı, Afrika futbol tarihi için çok özel bir sonuç elde etmişti.

Fas son 16 elemlerinde rakibi Batı Almanya oldu. 1970’te Almanlara karşı yenildiği kadroda genç oyuncu olarak bulunan Beckenbauer bu sefer Almanya’nın teknik direktörü olarak Fas’ın rakibiydi. Faria, Almanya karşısında yine çok sert savunma ile mücadele edip, maçı ne olursa olsun penaltılara taşımak istiyordu. Faria’nın bu taktiği başarılı oldu da. Almanya’yı çok iyi savunmuşlardı ve her şey yolunda gidiyordu. Ancak oyuncular yavaş yavaş yorulmaya başlamıştı ve karşılarında önemli bir dünya kupası tecrübesine sahip takım Batı Almanya vardı. Dakika 88 olduğunda bir alman efsanesi olan Matthaus çok uzaktan kazanılan bir frikiğin başına geçti. Mesafe uzaktı, ancak bu mesafe gol olmasına engel değildi. Matthaus’un uzaktan attığı frikik golü ile Fas çok iyi bir mücadele verdiği, harika bir heyecan yaşadığı 86 dünya kupasına veda ediyordu.

Başta Fas daha sonra Afrika’ya inanılmaz heyecanlar yaşatan Mehdi Faria, 2013 yılında vefat etti. Son yıllarını ağır hastalıkla geçirdi. Fas’a futbol geleneği açısından tarihi başarıların kapısını açtı ve Fas’ta yeni bir jenerasyonun oluşmasına vesile oldu. Ancak bu efsaneye son yıllarında gereken ilgi ve alaka gösterilmedi.

1994 Amerika

1994 dünya kupasının Fas için çok ayrı bir önemi bulunmakta. Çünkü eğer Fifa başkanı Joao Havelange sözünü tutsaydı 94 dünya kupası Fas’ta oynanacaktı. Ancak Havelange kupayı Amerika’ya verdi. Fas Milli takımı, 94 dünya kupası hazırlıklarına teknik direktör Louzani ve Federasyon başkanı Albay Zemmouri arasındaki tartışmayla girdi. Bu tartışma sonrası Louzani görevini bıraktı ve teknik direktör Abdullah Blinda getirildi takımın başına. Ancak takım çok dağınık, birbirinden habersiz bir şekilde top oynuyordu. Dünya kupasına hiç iyi hazırlanamamışlardı. Bu durum dünya kupası öncesi oynanan hazırlık maçlarında da belli olmuştu.

Bu zamana kadar Fas Milli takımı büyük çoğunlukla kendi ülkesinde oynayan topçularla mücadele etmiş, antrenörlerde oyuncularını çok iyi tanıyan kişiler olmuştu. Ancak 94 dünya kupasının Fas milli takımı için şöyle bir ilki bulunmaktaydı. Bu dünya kupasında ilk kez, daha önceden Avrupa’ya göç etmiş Fas vatandaşlarının çocukları bu turnuvaya çağrılmıştı. Avrupa’da doğmuş, büyümüş, eğitim almış Faslıları yönetmek Blinda için biraz sıkıntı oluşturdu. Milli takımda entegrasyon sorunu çıktı. Hatta takım oyununda ortaya çıkan bu sorun Kral II. Hasan’ın dikkatini çekti. Bir gün Blinda’yı yanına çağırdı ve ona şu tavsiyeyi (emri) “oyuncularına antrenman esnasında bir boyunluk takmalarını söyle, en azından böylece kafalarını kaldırmak yukarıda tutmak zorunda kalırlar da böylece oyunu görmüş olurlar belki” verdi. Kralın takımla sert bir şekilde ilgilenmesi biraz da olsa işleri değiştirdi ancak yetmedi. Dünya kupası ilk maçında Belçika’ya 1-0 yenildiler. En azından Fas milli takımı biraz daha terli toplu gözükmüşlerdi. Fas ikinci maçından çok umutluydu. Rakipleri dost kardeş ülke gördükleri Suudilerdi. Suudilerin ilk dünya kupası deneyimiydi ve tecrübesiz olarak görülüyordu. Fas en son 1961 yılında dostluk maçı yaptıkları ve 13-1 kazandıkları Suudi Arabistan’ı biraz hafife almıştı. Ancak maç bekledikleri gibi geçmedi. Maç öncesi yapılan ilginç bir değişiklik Fas soyunma odasında oyuncuların buz kesmesine neden oldu. Efsanevi 86 kadrosunda da yer alan takım kaptanı Mustafa Haddaoui ilk 11 kadrosunda yoktu. Zaten bir lider problemi yaşayan Fas’ta işler karışmıştı. Oyuncuların arasında oluşmayan birliktelik bu karar sonrası oyuna da yansıdı ve bu maçı 2-1 kaybettiler. Fas bu maçta o kadar kötü futbol oynamıştı ki, birçok kişi bazı oyuncuların Suudilere maçı sattıklarını bile söyleyecek duruma dahi gelmişti. Suudi Arabistan maçında takımın kaptanlığı yapan kaleci Halil Azmi, Suud maçı sonrası tüm Fas kariyerine nokta koyduğunu duyurdu ve Fas’tan da kesin olarak ayrıldı. Amerika Birleşik Devletleri’nde bir takımla anlaştı ve bir daha Fas’a geri dönmedi. Böylece Fas iki maçta sadece yenilmekle kalmayıp, çok tecrübeli iki kaptanını da kaybetmişti. Tüm umutlarını ve heyecanını kaybeden Fas, son maçta Hollanda’ya da yenilip sıfır puanla ülkeye dönüş yaptı. Ancak Fas halkı, bu büyük skandalın arkasındaki sorumluyu aramayı bırakmadı. Bu faturanın en büyük bileti teknik direktör Blinda ve Kaleci Azmi’ye kesildi. Ancak soruşturma bu kararlarla da bitmedi ve Fas Futbol Federasyonu’nda da değişiklik yapıldı. Yeni Federasyon Başkanı eskiden kalecilik kariyeri de olan Fas’ın en önemli generallerinden biri Housni Benslimane olacaktı.

1998 Fransa

Fas Milli takımı 1998 yılına çok mutlu giriyordu. Atak futbolu oynatan teknik direktörleri Henri Michel ile güzel bir futbol oynuyor, oyun taraftarları mutlu ediyordu. Bu güzel oyunun emareleri de kendini Afrika Kupası elemelerinde göstermişti. Fas’ın milli takım kariyerinde efsane oyuncularından biri olan Hadji bu turnuvada çok özel bir oyun sergilemiş, hatta turnuvanın en güzel gollerinden birini atmıştı. Ayrıca, turnuva sonunda Afrika’nın en iyi oyuncusu seçilmişti. Bu ödül, Fas Tarihinde sadece 4 oyuncuya nasip olmuş bir mutluluktu. Ek olarak bu turnuva sonrası Fas milli takımı FİFA sıralamasında 10’unculuğa kadar yükselmişti. Fas milli takımı bir daha bu tarihi başarıyı hiçbir zaman bir daha yakalayamayacaktı. Fas milli takımının özgüveni yerine gelmişti. Hatta ev sahibi Fransa ile oynayacakları dostluk maçı 2-2 bitecek, herkes güzel oyun sonrası kaçan galibiyete üzülecekti.

Ancak Fas Milli takımını endişeye düşüren bir durum vardı. A grubundan yer alan Fas Milli takımı çok zor rakiplerle karşı karşıya gelecekti. Dünya Kupası’nın favorisi Brezilya, Futbol tarihinin zirvesinde yer alan Norveç ve İngiliz futboluna çok yakın olan İskoçya. Fas ilk maçını 10 Haziran tarihinde Norveç’le oynadı. Tüm futbol otoriteleri Norveç’i favori görüyordu. Norveç’in maçı 2-0, 3-0 yeneceklerinden emindiler. Ancak Fas milli takımı maça mükemmel başladı. Oyunun hakimiyetini eline aldı ve iki sefer öne geçti. Fakat tecrübesini kullanarak galibiyeti koruyamadı ve kalesinde golü çok hızlı gördü. Fas milli takımı atak oyununu iyi oynamaya başlamıştı, orta saha bağlantısı da iyiydi, defans kalitesi belki de tarihin en kaliteli defans kadrosuydu. Lakin, Fas milli takımı için çok önemli bir sorun vardı; kaleci sorunu. Kalecilerinde güven ve tecrübe sorunu vardı. Ek olarak, önemli bir handikapları daha vardı; kalecilerinin hava toplarında hakimiyetleri çok kötüydü ve bu durumu rakipleri de çok iyi biliyordu. Kendisi de eski bir kaleci olan Fas Futbol Federasyon Başkanı General Husni Benslimane, kaleci Ben Zekri’yi yanına çağırıp “Oğlum dinle beni, eğer hava topunu almaya merkeze çıktıysan, ellerini yumruk yap ve topu yumrukla aynı bir boksör gibi, sadece böyle yap” tavsiyesini verdi. Ancak bu tavsiye Faslı kalecinin yaşadığı stresi daha çok artırmasına neden oldu.

Norveç maçında gösterilen müthiş performans ve bir puan sonrası sıradaki rakip Brezilya’ydı. Brezilya’nın efsanevi kadrosu ise iş başındaydı. Bebeto, Rivaldo, Cafu, Roberto Carlos ve genç Ronaldo gibi çok kaliteli ayaklara sahip Brezilya çok hızlı bir oyun başlangıcı yaptı ve 50 dakikada üç gol buldu. Fas, Brezilya karşısında 3-0 yenilse de oynamış olduğu ve turnuva boyunca oynamak isteyeceği oyunla tüm taraftarların gönlünü almıştı. Çünkü son maç İskoçya ile gerçekleşecekti ve Fas İskoçya’yı yenerse, turnuva favorisi Brezilya’da Norveçi yenerse Fas bu ölüm grubundan çıkmış olacaktı. Çünkü Norveç ile İskoçya ilk maçta berabere kalmış ve son maçlar öncesinde Fas’ın 1, İskoçya’nın 1, Norveç’in iki puanı vardı. Fas maça çok iyi başladı ve mükemmel bir futbol oynadı. Bu güzel oyunun karşılığını da 3 golle aldı. Her şey yolunda gidiyordu, gruptan çıkmak için Fas elinde geleni yapmıştı. Ancak Brezilya Norveç maçında normalde olmayacak ne varsa oluyordu. Son 10 dakikaya 1-0 önde giren Brezilya 82’de yediği golle skorun eşitlenmesini engelleyemedi. Ancak maç daha bitmemişti ve Norveç sınırları zorluyordu. Dakika 90’da Norveç penaltı kazandı ve penaltıyı gole çevirdiler. Bir yanda Norveç çok büyük bir sevinç yaşarken diğer yanda bir ülkenin hayalleri yıkılmıştı. Fas’ın müthiş bir cesaret sergileyip harika bir futbol oynadığı dünya kupası serüveni çok şanssız bir şekilde bitmişti. Ancak bu durum ülkede müthiş bir bayram havası oluşmasını engellemedi. Fas kralı II. Hasan, hem yorgun hem de rahatsız olmasına rağmen takımı büyük bir heyecanla karşılamış ve onlara 5 top hediye etmişti. Fas tarihinin en gollü turnuvasını geçirdikleri ve elemelerde 5 gol attıkları için kral oyunculara ve teknik ekibe bu ödülü layık görmüştü. Her ne kadar Fas Milli takımı 86’da elemelerden çıkmış son 16’da mücadele etmişse de 98 dünya kupası Faslılar için çok daha ayrı bir önem taşır. Yıllarca 98 dünya kupası maçları, Faslılar tarafından tekrar tekrar izlenmiştir. 90’lı yıllarda doğmuş ve 98’den sonra dünya kupası heyecanı yaşamamış gençler o maçları izleyerek büyümüştür. Fas halkı, 98 milli takım jenerasyonunun çok daha fazlasını yapacaklarını düşünüyorlardı. Müthiş bir kadro, müthiş bir antrenör ve müthiş bir heyecan Norveç’in son dakika kazandığı penaltı ile yıkılmıştı. Fas’a 2016 yılında master eğitimim için geldiğimde, sınıf arkadaşlarım sürekli 3-0’lık tarihi İskoçya maçlarını izliyorlardı. Türkiye’nin 2002’de dünya 3.lüğü de Faslıları çok heyecanlandırmıştı. O kadrolarını ezbere sayıyorlar, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorlardı.

Fas Milli Takımı 2018 yılında başarısız bir turnuva geçirdi. Tıpkı 1994 yılı gibi. Oyuncular arasında bir koordinasyonsuzluk, soyunma odasında lider eksikliği gibi nedenler, kendi tarihleri için çok özel gruptan (İspanya- Portekiz- İran) galibiyetsiz 1 puanla ayrılmalarına sebep oldu.

Ancak 2022 yılı Fas için çok farklı geçiyor. Aynı 94 dünya kupası sonrası gelen 98 kupası gibi. Kendilerini dünya kupasına yollayan ancak oyuncularla özellikle de yıldız oyuncularla çok büyük problemleri olan Halilhodzic’i Dünya Kupası başlamadan yazın takımdan gönderdiler. Takımın başına Fransa’da doğmuş ancak Fas Milli takımını seçmiş uzun yıllar Fas milli takımında defans mevkisinde oynamış Walid Regragui’yi getirdiler. Genç teknik direktör Fas ulusal takımı Wydad ile Afrika Şampiyonlar kupasını 2022’de kazanmış ve bu zaferinin ardından Wydad’i bırakmıştı. Regragui Ağustos ayında Fas milli takımının başına getirildi. Milli takım kadrosunu açıkladığı zaman Faslılar biraz olsa da rahatlamıştı. Halilhodzic’in büyük problem yaşadığı ve takıma seçmediği önemli yıldız oyuncular Ziyech, Mazraoui, Amdallah takıma geri dönmüş ve yeni genç yıldız oyuncular takım kadrosuna seçilmişti. Dünya kupası öncesi oynanan hazırlık maçlarında güzel bir futbol görüntüsü biraz olsa da mutlu olmalarını sağlamıştı. Daha da önemlisi yıldız oyuncular takıma geri dönmüş ve takım içinde dünya kupası öncesi gerekli olan birliktelik sağlanmıştı.

Bu ahval ve şerait içinde Hırvatistan maçına çıkan Fas, tıpkı 86 dünya kupasında teknik direktörleri Mehdi Faria’nın takıma söylediği gibi; “ne olursa olsun ilk maç önemli, yenemiyorsanız da yenilmeyin” taktiği ile oynamıştı. Ortaya güzel bir mücadele örneği çıkmıştı. Fas ikinci maçında çok grup için önemli bir maça çıkıyordu ve rakibi Belçika’ydı. İlk maçını Kanada’ya karşı oynamış ve kazanmış Belçika, Fas karşısında favori gösteriliyordu ancak maç beklendiği gibi geçmedi. Fas çok aklı başında oynuyor, mücadeleyi asla bırakmıyor ve öncesinde yapmış oldukları plandan sapmadan kendi oyununu sergiliyordu. Yaptıkları plan, hazırlamış oldukları taktikler tuttu ve ikinci yarıda buldukları iki golün ardından maçı 2-0 kazandılar. Son maçlarını Kanada’ya karşı oynadılar ve o maçı da yenerek gruptan birinci olarak çıktılar. Karşılarında Almanya’yı beklerken bir anda işler değişti, grup birincisi Japonya oldu. Fas’ta grup ikincisi olan İspanya ile eşleştiler.

Fas milli takımı, bugün turnuvanın favorilerinden biri olan İspanya ile karşı karşıya gelecek. 1970 yılında Afrika kıtasından direkt olarak katılan ilk takım olan, 1986 yılında gruplardan çıkıp son 16’ya kalan ilk Afrika takımı olan Fas, bugün yine Afrika’yı son 16’da temsil eden tek Afrika takımı unvanıyla İspanya karşısına çıkacak. Fas’ta hala herkesin aklı ve gönlü 98 dünya kupasında efsane kadronun kazanamadığı başarıda. Takım şu an çok formda. Hem Katar’da hem Fas’ta bulunan vatandaşlar kenetlenmiş durumda. Teknik direktör Regragui ise şu ana kadar ne yaptığını çok iyi bilen bir profil çiziyor. Takım kaptanı Saiss, takımın yıldızları Ziyech, Mazraoui, Hakimi takımın neye ihtiyacı varsa o oyunu ortaya koyuyorlar. Yapacakları tek şey, Belçika maçında oynadıkları gibi bir plan dahilinde oynamak ve öne geçerlerse bile o plandan sapmamak. Böylece 2018 yılında tarihi olarak en önemli rakipleri hatta düşmanları olan İspanya’yı eleyebilirlerse eğer belki de diğer ezeli rakibi Portekiz milli takımıyla tekrar karşılaşma şansı bulabilir. Bu sefer bu şanslarını iyi değerlendirip, onları yenmek istiyorlar. Bu oyunun adı futbol, bu oyunda her şey mümkün. Bu sebeple yazılacak yeni bir tarihe tanıklık ediyor olabiliriz. Tarih yazmanın eşiğinde olan Fas’ta yaşanan heyecanı bir nebzede sizlere yansıtmak için bu yazıyı hazırladım.

DİMA MAGHREB! HAYDİ FAS!


Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir